• Zombili göç öyküsü: The WALKING DEAD

    Zombili göç öyküsü: The WALKING DEAD

    Sinemada zorunlu göçü, yersiz yurtsuz olmayı veya bunlara yol açan savaşları ele alan pek çok film var. Kıyamet sonrasını anlatan yapımları da göçün ruhsallığını anlamak için kullanabilir miyiz? Veya her göçmenin küçük bir kıyamet deneyimlediğini söyleyebilir miyiz? Bunu düşünürken aklıma günümüzde epey ilgi gören seyirlik bir dizi geldi: The Walking Death (Yürüyen Ölüler). Şimdilerde altıncı…

  • Psikanaliz ve Sinema: Uzak’a Lacan’cı Bir Bakış

    Psikanaliz ve Sinema: Uzak’a Lacan’cı Bir Bakış

    * “Ve Sinema”, Derleyen: Gül Yaşartürk, Doruk Yayımcılık, Temmuz 2013 Sinema ve Psikiyatri, bir meslek alanının sinema ile ilişkisi, sinemada ele alınışı ve o mesleğin sinemaya yaklaşımı anlamında mı ele alınmalı? Burada “psikiyatri”nin bilimsel bilgi alanı olarak mı, uygulama alanı olarak mı öne çıktığı sorusu geliyor akla. Aslında tanım her ikisini de kapsasa da, bir…

  • Ölümcül erkeksiliğin iki sezonu: TRUE DETECTIVE

    Ölümcül erkeksiliğin iki sezonu: TRUE DETECTIVE

    Dizinin ilk sezonu 2014 yılında yayınlandı ve kısa sürede değerlendirme sitelerinde ilk sıralarda yer almayı başardı. Özgün anlatım biçimi, yaratılan karanlık atmosfer ve üzerine iyi çalışılmış karakterleri ile klasik bir polisiye-gerilim dizisi olmanın ötesine geçti. Dizinin kült yapımlar arasında gösterilmesi, öyküdeki gizeme değil iki ana karakterin antikahraman özellikleriyle ortaya koydukları karizmaya bağlı gibi görünüyor. Antikahraman…

  • Nefret iyidir… NOKTA!

    Nefret iyidir… NOKTA!

    Garip bir başlık oldu ama kendime güvenim tam. Tek cümle ile bir iddia ortaya koyup, büyük harflerle yazılan NOKTA! ile vurucu darbeyi indiren, bütün tartışmayı sonlandıran müthiş bir yöntem. Sosyal medyada sık kullanılan bu jargonu ne zaman görsem gülme ile donma arasında bir duygu oluşuyor, sabit gözlerle bir süre öylece bakıyorum yazılana. Kendini ifade etmenin…

  • LEGION

    LEGION

    “Hastaneye ilk gittiğimde her çeşit insanla karşılaştım. Papa, krallar ve düzinelerce İsa yeni benliklerinden mutluydular.” -Altmışların ortalarında yatıştırıcılar piyasaya çıkar- “Herkesin yaşamını alt üst etti. Artık İsa falan değildiler, yirmi dört saat boyunca öylece oturup anlamsız şeyler mırıldanır olmuşlardı.” Yaşamının elli yılını akıl hastanelerinde geçiren Jimmy Laing “Sistemde 50 Yıl” kitabında antipsikotik ilaçlardan sonraki değişimi…

  • Bilinç Üzerine Ahlak Dışı Bir Deneme

    Bilinç Üzerine Ahlak Dışı Bir Deneme

    * Ekim 2009’da Nef(e)s dergisinde yayımlandı: “nef(e)s – nörofelsefe dergisi”, BARİLEM Felsefe ve Psikiyatri Grubu, Ed: Ali Sever, Ürün Özer “Duyularım saldırıya geçmişti ama algıladıklarımın ne olduğunu bilemiyordum! Şimdi bile açıklayamıyorum. Tıpkı simerliç’i açıklayamadığım gibi. Simerliç’in ne olduğunu biliyor musunuz? Hayır. Ben de bilmiyorum çünkü benim uydurduğum bir sözcük bu. Yalnızca bir sözcük. Bir anlam…

  • Arzunun O Belirsiz Nesnesi

    Arzunun O Belirsiz Nesnesi

    Bunuel, “Son Nefesim” ismini verdiği otobiyografi kitabında, filmlerinden sanki kendi eserleri değilmiş gibi söz eder. Sanki onlara eşlik etmiştir. Onları dışarıdan gözlemektedir: “Nedenini açıklayamıyorum; ama bu sahne beni çok etkilemiştir. En son plandaki patlama görüntüsünden önce, bu sahne çözülemez bir giz olarak kalmaktadır”. Filmleriyle kurduğu ilişki bile şunu gösterir: sürrealist sinemanın gizemli imgeleri, o imgeleri…